2 Nisan 2015 Perşembe

Bir Psikiyatrist Meselesi

Merhaba arkadaşlar, nasılsınız bakalım, işler nasıl? :// Tamam tamam ben kendi kendimi tokatlarım.
 Şu aralar epey sinirlerim bozuk. Neden mi? Çünkü sanırım aldatılıyorum!!! Üstelik çıkmadığım biri tarafından!!!! O da ayrı ironi tabi, sonra o konuya da geleceğiz. Hani size ilk defa normal bir şey yaşıyorum demiştim ya, yok anacım o iş öyle olmuyormuş. Benim hayatımda illa ki bir bokluk olması lazımmış. Yani bana öyle öğrettiler sağ olsunlar.
 Arkadaşlarımla kavga ediyorum sürekli. Manyak mıyım neyim lan? Durduk yere atarlanıyorum, insanları, onları sevgililerinden ayırmakla tehdit ediyorum falan. Ben de sorunluyum yani anlayacağınız. O yüzden düşündüm taşındım, geçen hafta yaptım bunu, bir psikoloğa görüneyim dedim. Zaten annem de öyle söylüyor, lazımmış bana. Neyse geçen hafta çok üşendim randevu almaya, düşün artık ne kadar üşengecim. İnternetten alacağım lan randevuyu, bir tık ve bittii. Neyse, bugün dedim bir gideyim yanına psikolog amcamın, doğaçlama yapayım, ona da üşendim, son dakikada vazgeçtim gitmekten. Tamam birazcık korkmuş da olabilirim. Belki minnacık da cesaret yoksunluğundan. Ama hayır! Yarın o doktora gidilecek!! Gidilecek de ne diyeceğim adama? "Ben manyağım; alın beni adam yapın." mı diyeceğim? O yüzden düşündüm düşündüm anlatsam diye, önce anlatacaklarımı buraya yazmaya karar verdim. Ne kadar da fantastik ve yaratıcı düşüncelerim var değil mi?
 İlk olarak benim bu hey heyli hallerim bir buçuk ay kadar önce başladı. Birileriyle tanıştıktan sonra hanii.. Daha sonra arkadaşlarıma güvenmemeye başladım; hepsi, en yakın arkadaşlarım bile, gözüme gerizekalılarmış gibi görünmeye başladı. Kendimi "Ben neden bu insanlarla aynı ortamdayım, neden onlarla arkadaşlık kuruyorum?" diye sorgulamaya başladım. Hepsiyle kavga ediyorum her gün böyle, tamam bazen içimden ediyorum, çaktırmıyorum onlara. Eskiden bütün arkadaşlarıma güvenirdim, onların her yaptıklarıyla gurur duyardı. "Kimseye güvenmemen en iyisi" dediğinizi duyar gibiyim. Ama öyle olmuyor işte . Benim dünyamda güvensizlik diye bir şey yoktu ve o zamanlar çok mutluydum. Her gün yeni bir şey yaşamanın heyecanıyla uyanırdım, okulu severdim lan ben. Bu değişimime anlam veremiyorum.
 Kafam her dakika dolu, sürekli bir şeyler düşünüyorum, sorularımı çözemiyorum sonra da çözemiyorum diye ağlıyorum. Çünkü biliyorum nasıl çözülmesi gerektiğini, sorunun her şeyini biliyorum ama olmuyor; o kalem oynamıyor arkadaş! Bunun için debir şeylere ihtiyacım var.
 Sadece arkadaşlarımla kavga etmiyorum, evdekilerle de sürekli tartışma halindeyim, en üzücü olan da o ya! Kendime sıkıntıdan kaçacak yer bulamıyorum. Sürekli sinirliyim, sürekli gerginim, elim yüzüm şişip duruyor, bir de şu lanet boğazım bir türlü durmuyor. Kendimden tiksindim yahu! Bir insan nasıl her bulduğunu yiyebilir? Sadece bulduğumu yesem neyse, bulamayınca da aranıyorum bulup yine yiyorum, yok böyle bir şey! Başım çatlayacak sanıyorum bazen, kendimi çatık kaşlarla buluyorum aynaya baktığımda.
 Bu sinir neyse de, içimde bir boşluk var; "O böyle biri değildi. Sadece değişti. Gittiği yerde onu değiştirdiler." diyor içimden bir ses. Yankılanıyor sürekli beynimde, yine sinirleniyorum. Eskisi gibi kalmasını çok isterdim ama kendi bilir, bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. Her neyse bu konuyu da kapatmaya çalışıyorum, olmuyor. Böyle yani. Duygusuz bir insan yüzünden ben de bu hallere düştüm. Aptal mıyım neyim? Bilemiyorum, bunu da sizin görüşlerinize bıraktım. İyi geceler, öpüldünüz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder